pamuk
(şiir sanatına duyduğum derin saygıyla)
.
sabahın kuytusunda
diz çökmüş bi sessizlikle göğe doğru bukle bukle
hani bi açılıverse serin bir bahar havası gibi tüter
seferden dönen piyadeler meyhanelerden taşar
açılıverse cihanın en rahiyalı ufku gibi dalgın süzgün
bulutsuz ve perişan o güzelim gözler
bi dalga boyu tebessüm eşliğinde
sanki en doğal yanıyla
ve çiftleşme arzusu gütmeksizin sırnaşır kediler
bir ucundan diğerine dünyayı dolaşır
da karanlık nedir bilmez
ahh taşın toprağın içindeki güzellik arzusu
ah çığrından çıkmış boşlukta
kendine meyletmiş doğanın
görkemli sessiz buğusu
pamuk olur da
parmaklarında doşaşır
sende sana ait olmayan bişeyler var
dokundukça çoğalır
ses ki söz olur söz ki anlamından sıyrılır
içinde neleri barındırır hayat
bu sende şaşkınlık yaratır
alı al moru mordur da akıl ermez mi gidişine
ikindiye kadar alır bazen bunun kederi
bi çorba gibi kaynarken istanbul kısık ateşte
salkım saçak sarılıp aylasına uzanmak icabeder
bakışlar hep uzaklara meyleder
bende bana ait olmayan epriyen bi beden
bitmek bilmeyen bi enerjiyle
bütüngün oynayan bi çocuk gibi
kapaklanırken güneş yüzükoyun ufukta herşeyden habersiz
zaman ki ibresi kırık bi saat gibi cebimdedir
"bi sen varsın başucumda artık bi de evren"
gökyüzü yıldıız olsa yağsa o vakit
dilek tutmak dahi geçmez içimden
seyreylerken
evkaf nazırı paşazade züyyur
0 comments:
Yorum Gönder