26 Nisan 2007

tuhaf şeyler oluyor bu alemde 2

ne zaman benim için önemli bir değişiklik yaratacağını düşündüğüm bir iş yapmaya kalksam bir sürü abuk sabuk aksilikle karşılaşıyorum..acaba bu genel olarak işleri rast gitmeyen bir insan oluşumdan mı yoksa o kadar aksiliğin kaynağı ,o işi yapmamın benim için pek iyi olmayacağını fark ettirme gayretindeki ilahi bir güç mü? tabi gücün ilahi olması da şart değil..benimki bir çeşit (sürekli) işitme alışkanlığı...güç dediğim şeyin sadece bir denge mevzunun işleyişine dair sıradan bir ayrıntı olması olasılığı daha büyük..ama ilahi yada sıradan olmasının pek de bir önemi yok..zira sıradan olması kesinlikle daha hoşnut ederdi beni..ama sıradan, tesadüfi değil..tesadüf sevmiyorum pek bu aralar..tesadüf diye bir şey yoktur da derler o ayrı.neyse uzatmayayım zaten karışık mevzular..evren garip bir denge(sizlik) halinde..bizi de koruyan bir güç olması en az ,afedersiniz zik gibi bireyselliğimizle ortada kalmış olmamız kadar olası..aslında şu an fark ettim ki bahsettiğim iki halde de bir güç mevcut..biri devamlı seni kazıklayan, sana bahtsız sıfatını iliştiren diğeri ise seni koruyan kollayan,efendim yeri geldiğinde işaretler gönderip seni uyaran,yeri geldiğinde hoş tesadüflerle işini rast getiren bir güç..bunu fark edince bi gıcık oldum şimdi kendime..mevzu sadece olumlu yada olumsuz bakmakta düğümlendi kaldı sanki..oysa benim anlatacağım bir sürü şey vardı..zaten işleri rast gitmeyen biri nasıl olunur ki..herşeyin hep bireyin yaptıklarında ettiklerinde düğümlendiğini düşünen biri olarak inceden evrenin işleyişinin bir parçası olduğumuz ve bu işleyiş her zaman adil bir sonuç getirmese de neticede kendi içinde bir denge(sizlik)ye ulaştığı ve bize bu noktada bok yemek düştüğü fikri de bir o kadar yakın..aslında bu son bahsettiğim şeyin insana büyük bir gönül rahatlığı vermesi gerekirken bana çoğu zaman vermiyor.neden acaba? neden sonuç ilişkileri bir yere kadar anlamlı..neden sonuç ilişkileriyle düşünmeye çalışmak tam bir kabızlık zira...sorun kendini böyle bir düzlemde nerede konumlandıracağın noktasında çıkıyor..şöyle oh bi salsam kendimi evrenin şevkatli(!) ellerine..de işte acaba o eller şevkatli mi..dokunamayacağımız sadece parçası olabileceğimiz bir denge(sizlik) söz konusu ama onun herşeye kadir oluşu onu adil veya sevimli yapmaz ki..tek bildiğim sadece mücadele edilemez olduğu..hatta sen mücadele ettikçe sana kıçıyla gülen,binbir türlü tantanayla bu durumu sana sık sık hatırlatan bir şey...onu sevmeyi öğrenmek lazım,iyi geçinmek ona karşı nazik olmak sık sık adını telafuz edip incitmemek lazım..işte bu noktada her işte bir hayır vardır demek de lazım..bazıları içinde bu hisle doğuyor ki biz onlara şanslı diyoruz..bir gün buna gönülden inanmanın bir yolunu bulursam ilk buraya yazacağım ama bu bir inanç değil his meselesi..bu durumda formulize edilemediğinden buraya eh ben inandım yazmanın da pek manası yok zaten..ne biçim iş bu ya beynim acıyor hafiften içim de darlanıyor..ama o da ne..sürekli var olan bu şeyi adil,sevimli vs sıfatlarla tanımlıyor olmanın kendisi sakat zaten..çünkü bu denge(sizlik) tüm sıfatların ötesinde birşey.biz ona uzaktan bakarak tekrar şekillendirmeye çalışıyor bişeylere benzetiyoruz..allah fikri de böyle bir şey olsa gerek..sadece korkulan bir şey olmasının ötesinde tüm sıfatların dışında bir şey..aklımızın ermeyeceği elimizin ulaşmayacağı bir şey..vay anasını aklım şaştı..adamlar acaip bir noktaya varmış kanımca..bu kadar kandığım yeter ben gidiyorum..

dyg

1 comments:

Adsız

Bir tane bile soru sormadan bi dolu cevabı nerden buluyorum acaba.bu kendini önemsemenin bi tezahürü olsa gerek.herşeyi ben düşünüyorum hep ben merak ediyorum hep ben çabalıyorum hep ben.gerçekten uzak oldugumu hissettigim her an beni bana hatırlatıcak olanları arıyorum.aslında onlara kızmak küfretmek beni neden benimle başbaşa bıraktınız demek geliyor içimden ama sanki hep varlarmış gibi hiç gitmemişler gibi en güzel halimle çıkıyorum karşılarına yine.sonrasında an içinde büyük bi coşku el terlemesi ve sevgiyle muazzam denilebilecek bi birliktelik.en nihayetinde yine bu zorlamalar bi adım bile ilerleyemedik mi yoksa.zaten şarap lekesi ne yaparsan yap çıkmıyor.en iyisi kaldırıp hepsini atmak.nerden geldi bu temizlik düşkünlüğü.lanetlenmiş insanların sıkıcı hayatları ve yanlarında duran benim figürüm elimde olsa hepimizi çöpe yollıycam.iyelik eklerimde bi sorun var benim mi yoksa senin mi bilmiyorum.biz miyiz yoksa siz mi.hepsine evet demek aynı zamanda tek tek her birine hayır bu da degil ı-ıh sen de degilsin demek degil mi?yetmiyor mu tek bi tane yalnız ben yalnız siz ama ne zaman hepimiz işte o zaman..kendimi ortadan kaldırmam gerek.istesem de mümkün degil..ya da neden ben neden her zaman ben? Şimdi diyecek ki bu çok mühim(!) yazıyı okuyan bir digerleri baştan aşagı ben olmuşsun var git yoluna kendi kendine oyna diyecekler.bilmezler mi ne kadar çekilmezdir güneşli bi günde mutsuz olmak.

  © Blogger template 'iNY' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP