26 Nisan 2007

paralar peşin kırmızı meşin

ahaaaaaaa çok komiksin
ne baktın
,şapır şupur etme yüzüme karşı
gitme duuur.. yahu ,, tüh kaçırdık
demek ki dijital bi iletişimden henüz bahsetmek için hayli erken, herneyse o günlerde gelicekttir elbette, simülatif bi donanım aracılığıyla sevdiklerimizle geyik yaparken gerçekliğini sorgulamayacağımız bi an gelemez midir olmaz mıdır bu rahatsızlığın sonu mutlak bi mutabakata bağlanır mı acaba,,, ya hadi buna gelişim diyelim bakınız ortam şahane ohh miss lakayitliği diyorum,, esasında şunu soruyorum o anda da ve dahi gönülden yaşamanın bilmem kaçıncı formatında manaya mana katan yürekler her anın içini doldurabilecekler midir,, neden olmasın der çıkarım işin içinden üzerine gider çayın altına su koyarım yahut çay yerine votka demlerim dumanı üstünde kederi altında icabında kendimi buğusuna kaptırırım hayatın icabında "ben giderim adım adım" der daldan dala zorlarım, işin ucu ayzaymer yahut alzahimmer yahut değil ne haltsa bağlanıveremez kökü dışarda bi aşk olma olasılığı da yüksek,,,
bi şiir geldi aklıma şimdi nerden uçup geldiyse ;
yıkıcı bir aşk bizimkisi yıkıyor milletin ortasına kuşku yükünü
bölücü bir aşk ekmeği aşı bölüyor günde üç öğün sabahları üç kadeh akşamları beş kadeh neşemi de bulunca dalgama da bakarım ameney desem üstüne ne acaayip olur şimdi velhasılı kelam
komik bişeye gülmek yerine "hmm çok komikmiş" demek aklıma takıldı bugün, hayır güldürmeyen komik şeyin komikliği yerçekiminden bağımsız olsa gerek ve hatta güldürmeyen şey güçlendirmese de gerek, öte yandan tüm komiklik unsurlarını içinde barındırıp da güldürmemesine aklın sırrn ermesi olası, olsaolsa bi yöntem dahilinde yaşamanın bu yöntemleri çiğ bir biçimde kullanmanın ve ruhu içine katmamanın tezahürü desek ya komik olduğu halde aynı yöntemsel yaklaşımlarla gülemeyen herifçiolğlunun yanağından makas mı alalım yani şimdi,, gülmek çılgınlığı insana özgü ise bunu aramızda halledebiliriz tabi ki bu kadar uzatmanın alemi yok zira ucu bucağı omayan yazılar yazmaktan hazz eden bi insan değilim kendimlen arama girmiyeyim hiç :)
teknolojinin ve tipografinin marifetiynen gülücüğümü atıp ayrılayım arayüzler arasından
selametinen

zgr

tuhaf şeyler oluyor bu alemde 2

ne zaman benim için önemli bir değişiklik yaratacağını düşündüğüm bir iş yapmaya kalksam bir sürü abuk sabuk aksilikle karşılaşıyorum..acaba bu genel olarak işleri rast gitmeyen bir insan oluşumdan mı yoksa o kadar aksiliğin kaynağı ,o işi yapmamın benim için pek iyi olmayacağını fark ettirme gayretindeki ilahi bir güç mü? tabi gücün ilahi olması da şart değil..benimki bir çeşit (sürekli) işitme alışkanlığı...güç dediğim şeyin sadece bir denge mevzunun işleyişine dair sıradan bir ayrıntı olması olasılığı daha büyük..ama ilahi yada sıradan olmasının pek de bir önemi yok..zira sıradan olması kesinlikle daha hoşnut ederdi beni..ama sıradan, tesadüfi değil..tesadüf sevmiyorum pek bu aralar..tesadüf diye bir şey yoktur da derler o ayrı.neyse uzatmayayım zaten karışık mevzular..evren garip bir denge(sizlik) halinde..bizi de koruyan bir güç olması en az ,afedersiniz zik gibi bireyselliğimizle ortada kalmış olmamız kadar olası..aslında şu an fark ettim ki bahsettiğim iki halde de bir güç mevcut..biri devamlı seni kazıklayan, sana bahtsız sıfatını iliştiren diğeri ise seni koruyan kollayan,efendim yeri geldiğinde işaretler gönderip seni uyaran,yeri geldiğinde hoş tesadüflerle işini rast getiren bir güç..bunu fark edince bi gıcık oldum şimdi kendime..mevzu sadece olumlu yada olumsuz bakmakta düğümlendi kaldı sanki..oysa benim anlatacağım bir sürü şey vardı..zaten işleri rast gitmeyen biri nasıl olunur ki..herşeyin hep bireyin yaptıklarında ettiklerinde düğümlendiğini düşünen biri olarak inceden evrenin işleyişinin bir parçası olduğumuz ve bu işleyiş her zaman adil bir sonuç getirmese de neticede kendi içinde bir denge(sizlik)ye ulaştığı ve bize bu noktada bok yemek düştüğü fikri de bir o kadar yakın..aslında bu son bahsettiğim şeyin insana büyük bir gönül rahatlığı vermesi gerekirken bana çoğu zaman vermiyor.neden acaba? neden sonuç ilişkileri bir yere kadar anlamlı..neden sonuç ilişkileriyle düşünmeye çalışmak tam bir kabızlık zira...sorun kendini böyle bir düzlemde nerede konumlandıracağın noktasında çıkıyor..şöyle oh bi salsam kendimi evrenin şevkatli(!) ellerine..de işte acaba o eller şevkatli mi..dokunamayacağımız sadece parçası olabileceğimiz bir denge(sizlik) söz konusu ama onun herşeye kadir oluşu onu adil veya sevimli yapmaz ki..tek bildiğim sadece mücadele edilemez olduğu..hatta sen mücadele ettikçe sana kıçıyla gülen,binbir türlü tantanayla bu durumu sana sık sık hatırlatan bir şey...onu sevmeyi öğrenmek lazım,iyi geçinmek ona karşı nazik olmak sık sık adını telafuz edip incitmemek lazım..işte bu noktada her işte bir hayır vardır demek de lazım..bazıları içinde bu hisle doğuyor ki biz onlara şanslı diyoruz..bir gün buna gönülden inanmanın bir yolunu bulursam ilk buraya yazacağım ama bu bir inanç değil his meselesi..bu durumda formulize edilemediğinden buraya eh ben inandım yazmanın da pek manası yok zaten..ne biçim iş bu ya beynim acıyor hafiften içim de darlanıyor..ama o da ne..sürekli var olan bu şeyi adil,sevimli vs sıfatlarla tanımlıyor olmanın kendisi sakat zaten..çünkü bu denge(sizlik) tüm sıfatların ötesinde birşey.biz ona uzaktan bakarak tekrar şekillendirmeye çalışıyor bişeylere benzetiyoruz..allah fikri de böyle bir şey olsa gerek..sadece korkulan bir şey olmasının ötesinde tüm sıfatların dışında bir şey..aklımızın ermeyeceği elimizin ulaşmayacağı bir şey..vay anasını aklım şaştı..adamlar acaip bir noktaya varmış kanımca..bu kadar kandığım yeter ben gidiyorum..

dyg

25 Nisan 2007

tuhaf şeyler oluyor bu alemde (,,,)


bunlardan ne köy olur ne kasaba,,, ne köyü kasabası bi nane olmaz nanee,,,
cacık olur bunlardan ancak cacık cacık ,,, mis gibi cacık olur,,, alıcak uzun saçlısını ince kıyım doğrıcan bak nası cacık oluyo öbür tımbıla karıştırınca,,, üstüne de nanee ,,, ooohh miss miss,,, bi tane daha uzun saçlı geziyo evde biraz tıknazcana sürekli hayhuyt peşinde yahu noluyoruz be adam! saçi saç diil tipi tip diil öbürü daha efendi amma gelgelelim ,,;
herifçioğluna iki mırnav ettik tuttuğu gibi soktu kolinin içine,,, bi de bakktım the oc den bozma şahane bi ev,,, ya bi diyeceğim yok ev müthiş heryan yumuşacık sıcak,,, şu iki pardon üçç hıyarı da saymazsak saray gibi bi yer de benim için tamam da,,, öle paketleme yapılır mı canım hangi devirde yaşıyoruz kuzum allasen,,, yok neymiş bi de kirliymiş ,,, isme bak hizaya gel puhhaah yok küflü ,,, ben de bunları irmik ile tirmik diye çağırıyorum öbürüne de zangoç diyorum anlamıyolar çok gülüyorum, ağız yapım öle sanıyolar nihohooy,,, geçenlerde de bana ev almışlar gemi penceresinden giriyorum sanki içine,, ha rahat olmasına rahat pırıl pırıl , yalnız maazallah (keditanrısıdır) puf niyetine üstüme biri oturursa işte o gün yandık,,, rengi de şahane açık grinin koyuya çalanı,,,
güzel adamlar biyerde canım aldım ele vurdum yere ben de amma yinede eksik olmasınlar,,, üstününüze afiyet ufak bi rahatsızlık geçirdim geçenlerde , kabataşın hayat kedilerinden bişey mi bulaşmış mı ne,, pervane oldu göbelekler,,, tatlılar tatlılar ,,,tüysüz müysüz kıçları çıplaklar amma tatlı denyolar bakmayın,,, iki atlıyorum üç zıplıyorum bunlarda bir hayret bir neşe bir feveran aman noluyor dersiniz ,nihohoyy görülmeye değer ,,, şimdi de oturmuşlar sabahın köründe neymiş efendim yazıymış da çiziymiş de ,,, bunlardan ne köy olur ne kasaba diyorum da hayhuy ediveriyolar olmaz şart olsun nane olmaz nanee,,, allahın delileri,,, beeeeeş,,,
(,,,) pençemin izidir.yanlış anlama olmasın
kirli nedir yaa koysanıza şööle demir pençe efendim kara maske ney labuu
neyse kirli de fena diil kirli kirli
güzel güzel hoş geliyor kulağa ama insan bi sormaz mı kirli mi iyidir tüylü mü efendım kılsız mı yünsüz mü
kirli mirli
sh: kirli evi terketti şimdi apartman önü kedisi, inatla çiçeklerin üstüne sıçıyor, gıcık gibi..nihohoyt

ada dört tarafı denzilerle çevrili toprak parçasıdır

üç tarafı çevriliyse yarım ada olur..
rivayet: arkadaşların söylediğine göre büyükadada kiraklık evler çok ucuzmuş..hatta köşk gibi bir evin kirası 1 milyarmış..

açtım okudum bir siteden büyükadayla ilgili yazılanları..ada'da sanki zaman yokmuş..zamanı hatırlatan tek şey vapur saatleriymiş, kışın heryer bomboşmuş, tüm sokaklar..ama yazın saçma sapan doluyormuş ,her taraf at pisliği kokuyormuş, esnafın kazıkçı olduğu zaten malum..bu zaman mevzunun, oraya giden şehirli romantiklerin ziyaretlerinin sadece bir iki günlük olmasının otantizmi yada hatırlananların çocukluğun zaten fazlasıyla yüksek kafasından bugüne kalanlar olmasından ileri gelmesi ihtimali var tabi..at pisliğinin bu tanımlamaların hiçbirisine girmiyor oluşu da bir o kadar kıllandırıcı ..nitecede bir gökova tadı vericek gibi gözüküyor,heyecanlandım..ha heyecanlandım da ne yaptım gittim bir sitede hakkında yazılanları okudum..ikinci elden..heralde heyecan veren bi mevzu için yapılacak en gerzekçe şey gidip bi internet sitesinden onun hakkında yazılanları okumaktır..okuyup bitirdiğimde kendi heyecanıma uzaktan bakar oldum..nihayetinde gidip görmeyi planlıyorum perşembe günü...ilk duyduğum heyecana mukabil, e ama oradan sınavlara gidilir mi yok efendim çok da uzakmış ,aileyle de papaz olurum,zaten kimse de yokmuş ,kendime katlanamam ben gibi düşünceler geldi dadandı..zaten gökova dediysem gökovayı da sevmem..tam bir buhrandır bu asosyallikle tenha yerler..ama ada'da büyümüş olmayı isterdim..müthiş bi güven duygusu,herkes tanıdık sen ben bizim oğlan ,havalar ısınır ısınmaz hoop deniz , çayır çimen..mis..

neyse ne diyordum bir gidip görmek lazım..belki çok gaza gelirsem bizimkilere de resti çeker taşınırım adaya.. o 'sen ben bizim oğlan' mevzuu var ya, işte onu hakikaten yaşamak istiyorum..büyükada olur başka yer olur onu bilmem..şöyle sevdiklerim yanımda hazzetmediklerim arkamda..zaten bizim beyle olduktan sonra unutayım zamanı çok da lazım değil..belki alkole de başlarım yavaştan...kıs kıs..kirli geldi oturdu yanıma..tabi onu da götürmek lazım..kedinin garip bir biçimde patileri soyuluyor..sanki yanmış kabuk bağlamış da soyuluyor gibi..dişleri de bi tuhaf..yanyana iki tane (toplam 4) köpek dişi var üst çenesinde..ağzını açınca timsah gibi gözüküyor..bugün ilk defa keşfettim ve tırstım ondan..gerçi sen ben bizim oğlan ama yine de bir ürküyor insan..yaratık gibi..biri bu kediye arada yalanması gerektiğini de öğretmeli...biz üçümüz sen ben bizim oğlan olduk bile..kalan kalsın gelen sağlar bizimdir..

dyg

sepet

acaba zamanla özgürü bloktan sepetleme şansım olur mu?

dyg

yazı

bi yazının başlığı için "yazı"dan daha uygun ne olabilir ki?
çünkü bi yazının öncelikli amacı yazı olmaktır biçimsel olarak.. yazı yazı yazmaktır yazı kendin yazmaktır yazdığın yazının yazıya benzer bi tarafı olmayacaksa ya nice oturmaktır onun başına .. hem yazı dediğin hakikatleri anlatmali öyle abidik gubidik değildir bu işler diyerekten bi giriş ne kadar uygunsa bu hadiseye başlığı da en az o kadar uygun... velhasılıkelam bubideneme.. hayli gevşek bi ruh haliyle meşkedilmesinin sebebi, yazılanlar şıkır şıkır seyredilebiliyo mu, ekranı açtığımızda karşımıza midyesi açılmış incikler boncuklar gibi dökülüyo mu, ediyo mu, arz-ı endam yani bi nevi... ondan sebep fazla da kurcalamadan çekelim kuyruğu inceldiği yerden kopsun, muhabbet yerini bulsun.. hayhuy ederken pamuğumun da kalbini kırdım sanırım.. gidip gönlünü alayım da fani işleri gönülden yaşananlara iliştirmeden, pamuğumun güzel yüzünü düşürüp beyhude üzülmeden, lafı da haybeye uzatmadan yollanayım ufak ufak
heeeem mmii

zgr

  © Blogger template 'iNY' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP