31 Temmuz 2007

...

hiç uyumayan bir ev istiyorum..sürekli birilerinin dolanıp durduğu ışığın hiç sönmediği çayın devamlı kaynadığı ketıl'ın susmadığı biri tokken birinin acıkmaya başladığı herkesin başka bir şey dinlediği film izlerken uyuyuya kalınan derken mis gibi kahve kokusuyla uyandığın herkesin başka başka şeyler sevdiği oturup sökük düğmeleri diktiğin yorgunken bile muhabbeti bırakıp uyuyamadığın konuşma sesleriyle uykuya daldığın uyanınca başucundakiyle kaldığın yerden devam ettiğin herkesin birbirine takıldığı birine bak bu sana çok yakışır dediğin bunaldığında rahat bırakıldığın yalnız takılmak istiyorum derken bile nasılsa birlikte olacağınızı bildiğin her kafadan bir ses çıkan çiçek alıp da sulamayı unutmadığın kafan güzel olmadığında da ait hissedeceğin her hafta birinin doğum günü olduğu acıkınca bi tencere çorba yapıp tezahürat aldığın arızası eksik olmayan arada işi gücü bırakıp saldığın ara sıra elektriklerin gittiği ama korkmadığın dişe dokunup işi beraberce yaptığın..hiç susmayan bir ev..hiç bitmeyen parti gibi...

dyg

30 Temmuz 2007

aklım şaştı

nicedir şöyle ağız tadıyla bi adventure oynamadım..gideyim bakayım bir neler olmuş oyun dünyasında..burada aklım şaştı istanbula dönmek lazım..dönsem bir türlü dönmesem bir türlü..istanbul hastalığı pis bir hastalık..adaya mı gitsem ne eylesem..bütler dağ gibi kitaplar..tatil rehaveti...

yaylada bi köpek var bizim köpeğimiz olmuş..çomi..
tek gözü görmüyor...ne zaman gitsek koşup geliyor..bacakları birbirine dolanıyor..çok şaşkın..daha adı yok..bugun fırsat buldum zgrımı davet ettim yaylaya..ya neden bu kadar şaşkınım acaba..cümle kuramıyorum günlerdir..bacaklarım biribirine dolanıyor..huzursuz düşünceler..evimi özledim desem özlemedim de.. zaten sınavlar beni bekliyor..ama onu da takmıyorum kafama..bi rehavet hali..aile yanında olmak boyle bir şey işte dimağım kuruyor..herkes o kadar sakin ki, ununu elemiş eleğini asmış..çok gereksiz buluyorum kendimi aile yanında..huzursuz hastalıklı bir şey mişim gibi..bu sakinlik içinde ne kadar gereksizim..tek dertleri de benim oysa..okul bitse hayatını kursa filan gözümün içine bakıyorlar..tek sıkıntı benim..benim kafamda kurtlar dönüyor..atlı karınca gibi..kurtlu karınca..oy başımı alıp nerelere gitsem...çomi naber yav?

dyg

29 Temmuz 2007

çok sıkıcı kendine dönük içe kıvrık yazı

kendimi oyalayacak bir şeyim olmadığında ,yani boşlukta salınıyorsam; örneğin tatilde bir şezlong üzerinde öylece yatıyorsam ya da sıradan bir akşamüstü kanepeme uzanıp televizyon izliyorsam yaşıyor olmanın hiç bir anlamı olmadığını fark ediyorum..üzgün olduğumdan değil,ya da yaşamın sıkıcı olduğunu düşündüğümden de değil sadece anlamsızlık..o zaman mutlu olmak ya da mutsuz olmak bir yük gibi geliyor..bunu taşımak zorunda olmadığımı düşünüyorum ve hiç bir şeyin değişmeyeceğini..ne gibi bir bahane uydurabilirim ki kendime yaşıyor olmakla ilgili..çünkü bu manasızlık hali hiç trajik değil..sadece olduğu gibi ve orada..yaşamak bir ödül değil ölmek de bir ceza..öylesine bir şey işte..sadece yaşıyor olmak yada ölü olmak gibi bir bilincimiz var..bilinç değil mi ki bizi herşeyden ayırdı..o zaman her canlı gibi sadece nefes almayı beslenmeyi sürdürürüm çünkü bu hayatta kalma güdüsü ,bu güdüye tutun sadece diyorum ama yaşamımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm o referanslardan bu kadar uzakken bunu yapmak ayrı bir kasış..yani hangimiz doğadaki bir hayvan gibi yaşıyoruz ki..bir dolu uyaranın saldırısı altında gerçekten ne istediğimizi ayırt etmeye çalışmak..sonra unutuyorum tüm bunları..bilinçli olarak..yapabildiğim kadarıyla..bilincin iki yönlü işlemesi marifetiyle..oyalıyorum kendimi muhabbetle, yarattığım ossuruktan işlerle..sonra geçiyor..bir daha da gelmesin istiyorum

dyg

insanın hastalanan tarafı kimlik kazanıyor

11 Temmuz 2007

en iyisi çifte su verilmişidir çeliğin


ortalığığı yazıya beleyen bi kelebeğim 000000000000000000000
blog blog gezmekteyim
dostlarımdan sorsanız ben zararsız güccükbi deliym
işinizgaydınız yok mu varın yolunuza gidin, daha ben size ne söyliyeyim


meraba


bundan kellisine yazılarıma maniyle başlamaya karar verdim,hem samimi bi yumuşaklık katıyor hem de neden olmasın? bu makul sebepler ışığında başka ne yapabilrdim ki çekirdeklerini çıkarsaydım da reçel mi yapsaydım trafikten ölemem ki imana gelip manisa tarzanı olsam nafile zira ben kararsız kaldımmıydı ensesinden fişi ani bi hareketle çekilmiş neo misali ebelek gübelek kallıveriyorum, huyum bu neyapayım ne demiş büyükler huy canın altındadır sıkma canını okşa patlıcanını nihohoooy eklemeler canım bitanem hayat ev blog ve memat arkadaşım dygcuğuma ait. şimdi durdukyerde hem de onca güzel ve neredeyse musikiye varacak denli incelikli nağmesi dururken hoş sedası kulğımda ve içi bi anlık çökmeyle boşalmış beynimde yankılanırken ne demeğe be adam böle lüzumsuz laf-ıgüzafı pilav niyetine sereledin dersen de haaytgailesi işte böyle bi yer derim bu sizin dünyanız isterseniz bi ağaç yanına mütevazı bi kulübe ve dahi tepişen atlar meleşen kuzucuklar bi baş soğan fasulye pilaki ve nicelerini koyabilirsiniz hımmmhh olduuuu tamaaaaaaaaaaaaam desem
yanıulıyor muyum.
ben yanılmam ? henüz yanıldığım olmamıştır? yahu bi insan evladının yanılma olasılığı yoktur desem benim havam kalmıcak o bakımdan ben yanılmam kardeşim olmaz öyle şey dünyada bi yamukluk vardır olsa olsa


bi eksen eğikliğii kuşkusuz, nitekim azbiraz yamulmayaydı şu an konforunu sürdürdüğümüz hayatı bulabilirmiydik yöö asleaaa... demek ki neymiş yamukluk hayatın özünde var değil ki adam adama yamuk yapmasın yahu sabah uyandığımdan beridir oraya buraya bişeyler yazmaktan kayış koptu , hiç bi ademoğlunun tarih boyunca maruzkalmadığı kadar ışığa maruz kalmaktan topluca cümleten bütün dünya beyni yaktığımızdan kıllanmıyorum desem o da yalan o da yalan


hani bi hikaye varmış cadı gelmiş de halkın su içtiği kuyuya zehir mi büyü mü ne atmış da millet içip delirmiş de kral çıplaaak diye bağırmışlar o da açmış malafatı da alın ulan öle olmaz böle olur mu demiş yoksa acilen güneylere inip sıcağa sıcak katıp keyife keyif sürüp şööyle enlemesine boylamasına bi tatilin vakti gelmiş de geçmiş baksana

zıkıtırıtrrtıktktl

bi yokoluşun iççekişiyle pencereden aşağıya düşsem bi tüy gibi havalanacağımı hayualederdim küçükken, hep bi tüy gibi yerden kalkıp gökyüzüne doğru süzüldüğümü görürdüm gece yattığımda, önce apartmanın üstünü sonra etrafını, sokağı
ve aklımın yettiği ne varsa hepsini
yorulup da bayılana dek
sanki deliksiz uyumanın yoluydu bu sanki geceyi bekleyen bi ayindi
kindimi umutsuz bi coşkuyla ait hissediyordum
şimdi ise aklımın yetti-sinin sınırlı olduğunu farketmem nicedir onu unutmamla kendini yeniliyor hayata karşı
iman sahibi olacak kadar şanslı olmayanların duası gibi göğe yükseliyor bu kez birleşip
akılda sapmanın toplu kabulü
pencereden kar geliyor amman annem gurbet bana zor geliyor
beni hep aynı yerde kalmak öldürüyor
çağrışımlarla bir ağ örüyorum ne avlıyacağım belirsiz
erketede duruyorum gün üstümden dönüyor
üzerimde kimliği belirsiz bi yorgunluk
ya ne menem bişeymiş bü kendikendinelik
insan bi kurttur
bozkırda boz kentte hiçbişeyin ortasınta
zugur

hiç iyi hissetmiyorum

cism-i ala'nın, tüyden yana hükmü kani'sine mahsuben
.
bi yokoluşun iç çekişiyle pencereden aşağıya düşmüştüm
oysa bi tüy gibi havalanacağımı hayal ettim hep
gök yüzünde bana ait bi yer vardı biliyordum
hayaller kurardım onları evirir kıvırırdım
haksızca severdim
ihtiyacı kadar su belki haddini aşan bi ilgiyle gözetmenin ardından kazanılacak haksız bi dünyanın peşindeydim hep
haksız olduğumu öğrettiler bana
yüzümün ortasından bi sahra geçiyor
kadife bi çarşaf dolanıoyor boydan boya
işlevi balirsiz çatlak bi bardak gibi ortasında duruyorum
azametim hep insanları yoruyor
her sabah anlamlar biraz daha eskiyor
nereye gidiyor onca şey
kırmızı bi şarap gibi saçılıyorken buluyorum
odanıun bi köşesinde kendimi
o da dediysam göz göz, dudak dudak ten ten ton ton karmakarışık
elbette bardağa kanmıştık
elbette yalan dünyaya inanmıştık
başka türlüsünü düşünemem ki
hiçbişeyi kaybetmeyi göazealabildim mi, sanmıyorum
iyinin ve kötünün ötesi sonsuzluk dibi deniz işte akdeniz
neden umursamaz ve yalınım artık bilebiliyorum
uçarı bir hafiflik uçuşuyorken başımda
artık görebiliyorum
(kendimi bilebilmenin tadı acı)
acımasız gerçekler var hayatta (nıhahhaahhaa)
hayalürünü bi panzehirle ayaktayım
acil durumlarda kafamı kırıp içindeki kutucuğa
adınızıyazabilirsiniz
ben sizi sonra ararım ama adınızı hatırlamamı beklemeyin benden
zira zihin yolları dolambaçlı ve bitmek tükenmek bilmeyen bi çalışma var

sorunlu musun sorusuna bayılıyorum
bozuk kelimesinin hastasıyım ve
deli
bir lügatın ulaşabileceği en yüksek zirve
zirve-i lügat it türk
manen de olsa ulaşana saygı duyuyoırum

kapımın eşiğine kusuyorum
göğe bi yıldız asıyorum geceden kalma ve tüm "diğerlerine" hürmeten
rüzgarı dinliyorum
bi kulağımdan girip diğerinden çıkıyor
babamı düşünüyorum yerli yersiz
pencereler üzerime kapanıyor
belki de takladayım
gerçekten bilemiyorum


zügur has mucib (fevkalbeşer)

10 Temmuz 2007

dünyanın sonu


iki gün evveli sinemada uzanmış (evet uzanmış..paraya kıyıp yatar koltuk aldık ,koltuk tam yatmadı o ayrı) karayip korsanlarını izliyorum kendi kendime ulen adamlar ne güzel macera yaşıyor keşke benim hayatımda öyle olsa ben evde oturuyorum derken yakaladım kendimi ve irkildim..hayır daha önce de hayatımı hakikaten gereksiz hayatlarla kıyasladığımın farkındaydım ama çılgın prodüksiyonlu bir hollywood filmiyle kıyaslamak hakikaten kıyasta varılabilecek son nokta olsa gerek...hep televizyon yaptı bize bunu, mtv yaptı..televizyondan tiskiniyorum...
dyg

ucuzcuya tatil yok

bir tatile gidelim dedik aklımız şaştı..evet ucuzcuyuz hatta yeri geldiğinde beleşçiyiz ama fiyatlar almış başını gitmiş..ha sadece yol parası kalacak yer parası olsa yine iyi..kalacak yer dediğimde öyle pansiyon mansiyon değil bildiğin çadır..çadırdan niye kişi başı para alınır hadi kişi başı para aldın niye 20 milyon alınır bilemedim..yanında yemek veriyorlarmış iki öğün onun suyu hürmetine heralde..e yanına iki havlu bi güneş kremi bi püskürtmeli sinek kovucu bi mayo bi şort bişeyler de almak lazım..doğuştan tatilci de değiliz ki hepsi hazır bulunsun...parasısız ,öğrenciyiz ayağı da sökmüyor artık hiçbir yerde kanımca, zira genelde öyle olanlar o tatil yörelerinde sere serpe yatmayı değil çalışmayı tercih ediyolar..artık yüklenicez çadırı gidicez..elbet internette yer almayan güzide kamp yerleri de mevcuttur akdeniz kıyılarında..


dyg

7 Temmuz 2007

üstüste yığılan bi kuleydi göğe doğru
yaklaştıkça görmek imkansızlaşıyordu
.
nihayetinde

belki de yeni bi çift kulağa ihtiyacım vardı
yepyeni


zıgır

hava da ne sıcak yaptı be ortalık yanıyo

efenim zatıalinizin bu neredeyse fütusuzca -geleceği hesaba katmayan, sanki geleceğe değil de ne bileyim ben nereye doğru koşma eğiliminde olan- ve de düşüncesizce feryad-ı figan yaklaşımları da beni derinden sarstı. efenim eli her boşaldığında da insan bütün dünyadan sıkılmaz ki, diil mi efenim.. e o zaman eline bi iş al demezler mi canım adama, deli demezler mi. hasılı olaylar madem nettirik ortamlara değin sirayet etti diye diyorum yoksa kat'a ve de haşa böyle mevzulara yeniden girip hattızatında havanda su dövecek bi insan sureti belirtiyor muyum..efenim?? yo yo yo aaasleaa. ama nedir efendim bu kronik sıkılganlık şizomazoşist alınganlık kalburüstü pesimistlik kırksatırmıkırkkatırmı inatçılık ve diğerleri.. aaa..bakınız doğa ana bu aralar bize yaz mevsimini bahşetmiş kırlar bahardan bu yana yeşile bezenmiş tüm dünya en azından kuzey yarım küresi zil takıp şıkır şıkır oynarken, oynayamayanı da -sıcaklar malümünüz-evde ayağını uzatıcakk(!) bi yer beğenip o hemen oracıkta daşşk kebabına kaptırmışken kendini(oooh miss)biz naapmışız,yok efendim canım sıkılıdı yok efendim hayat çok berbat yok bilmemne sırtım kaşınıyo intiharın eşiğindeyim bu akşam ölürüm kimsenin haberi olmaz dünyanın en güzel gözleri yok eşşeklerdedir vırt zırt, neoluyoruz kuzum allasen, sartre'ın ajanı gibi dalmışınız aramıza yahu iki günlük ömür bu vur patlasın çal oynasın anasını satıyım demek varken yok öle yok böle bırakın efendim buları
bırhuyüleyuüleeuu
çııhhhııuullleeyyhhhvvlğğğğğhn


zıkır

zulüm

geçen bizim bey'e çok sıkıldım hiç heyecan yok yapacak bir şey yok sınavlar da bitti bir boşluğa mı düştüm ne korkuyorum hayat çok acımasız soğuk ve karanlık falan fişman diyordum, gıcık gibi e al işte no alarms and no surprises dedi, evet aynen böyle ingilizce olarak..(bknz 5 önceki yazı) ben her ne kadar o öyle değil tırı vırı etsemde bu yaklaşımı beni ayar etti..ha nedir tanımla dersen örnekler verip hayatımdan acı kesitler sunmam lazım ki oldukça yersiz olur..yani sürekli alarmda olmamak insanın işinin gücünün olmaması yaz sıcağında bacağımı en rahat nereye uzatsam diye bakınıp kös kös evde oturması mıdır yahu..sürpriz sevmediğimden de değil ama mevzu başka..böyle tırt bir bakış açısıyla sinirimi tepeme çıkaran sevgilimi kınıyorum..yüzüne karşı da kınadım ama yetmedi mevzuyu buraya kadar taşıdım..zira bu sıkıldım lafını kollayıcı tavır, yazımı ilk okuduğunda peyda olmuş hadi leyn yerler senin hissiyatını düşüncesinin zalim bir uzantısı gibi geldi bana..anlaşılamamak çok acı..hayat çok soğuk ve karanlık..bu aralar biraz sıcak ama hala karanlık

dyg

araştırmacı dinleyicilik

sürekli daha önceden izlediğim filmleri izlemek eğilimindeyim..bi çeşit tembellik galiba bu..evde film yığıldı hiç birini izlemedim hala da arsızca film indirme satın alma derdindeyim..müzik desen ha keza..ne pis tembellikmiş bu yahu festivale gittim programdaki hiç bir grup hakkında fikrim yok seçemedim oradan oraya sürüklendim..allahtan hala takip eden arkadaşlarım var da tüm festivali sahilde uyuyarak geçirmedim zira bu uğurda baya çaba sarf ettim..bunun da konforu tadı başka gerçi içten yanmalı motor misali..

dyg

  © Blogger template 'iNY' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP