19 Ekim 2008

nefes al... sadece nefes...al...

ben burada değilim ve tüm bunlar olmuyor..zamanın çabuk akmasını isteyen ben değilim..geleceğimi evcilleştirip küçük bir taşıma kutusunda saklamak isteyen ben değilim..zamanı geldiğinde onu kısırlaştırıcak olan ve böylece beyaz tüylü kocaman bir hayvan gibi sokaklara çıkıp vahşi türdeşleriyle çiftleşmesine engel olacak olan da ben değilim..o tüylü hayvanı seviyorum ve hep benim olmasını istiyorum..bütün gün göbeğimde yatmasını ve benden biraz oyun biraz yemek ve biraz su dışında bir şey istememesini..hatta keyfim yerindeyse belki tüylerini de tararım ama hepsi bu kadar..sıkıldığını görmeye dayanamıyorum keşke evde yaşamaya daha uygun olsaydı..bu kadar kararsız olması benim suçum değil..bunu bilemezdim..birçok şeyi bilemediğim gibi..peki evcilleştiğinde nasıl olcak..daha vahşi daha doyumsuz daha bilge yada daha korkak..pembe ağzı ve unutkanlığıyla yeniden başını beleya sokacak..biliyorum çünkü onu ben eğittim..bi daha yapmayacaktı..en son sokağa çıktığında günlerce susuz kalmıştı..felç olmuş omurgasıyla yerinden bile kıpırdayamamıştı..onu eve getirdiğimde minnettar gibiydi..şimdi yeniden dışarı çıkmalı..sırtını bükmeden yürümeyi öğrenmeli..başka seslere başka yüzlere başka kokulara alışmalı..hayatta kalmalı..aslında "sıcacık" evinde, evin mis kokulu misafirinin göğsünde yatmayı özlerken..artık gitmesi gerek..yeni evler yeni sahipler ve onların yeni misafirleri...şeker kokmayan..ama sessiz ,zararsız, dilsiz...bu kadar evcilleşmişken...hayatta kalmalı...
hayatta kalmalı...
hayatta kalmalı...

dyg

0 comments:

  © Blogger template 'iNY' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP